Merhaba arkadaşlaar,
Bu ilk yazım olduğu için nasıl başlamam gerektiğini pek bilmiyordum aslında. O yüzden düşündüm taşındım ve en iyisinin hikayenin en başına gitmek olduğuna karar verdim. Blog anlaşılacağı gibi Ege ve benim Kore'deki yaşamımız ve gözlemlerimiz hakkında olacak. Peki biz bu dünyanın tee öteki ucundaki Kore'ye nasıl geldik? Başlıktan da anlaşabileceği gibi exchange programı ile öğrenci olarak geldik. Nedir bu exchange diyecek olursanız da exchange bir çeşit öğrenci değişim programı. Bu programla üniversitenizin anlaşmalı olduğu yurt dışındaki bir okulda 1 veya 2 dönem boyunca öğrenim görebilirsiniz. Gitmek istediğiniz okulların farklı farklı kriterleri olabiliyor öğrenci kabul ederken. Bu kriterleri öğrenmek ve başvuru için gerekli belgeleri öğrenmek adına okulunuzun uluslararası ofisine uğrayabilir ya da gitmek istediğiniz okulun web sitesine bakabilirsiniz. Gerekli belgeleri toplayıp başvurduktan sonra gerisi karşı okuldan haber beklemeye kalıyor. Vee beklenen kabul mektubu da geldi mi başlayın hazırlamaya bavulları 🎉🎊
Yeni bir ülkeye gitmek- hele hele orada yaşamak, oranın kültürüne, insanına, yaşam tarzına alışmak biraz korkutucu gelebilir. Fakat ben kendimi o kadar hazırlamıştım ki Kore'nin farklı yaşam tarzına... Okumadığım blog, izlemediğim video kalmadı diyebilirim. Bunlar bir nebze olsun kültür şoku yaşamama engel oldu. Yine de nereye giderseniz gidin azıcık da olsa nasıl bi yere geldim ben ya hissine kapılabiliyor insan. Özellikle de Kore gibi ülkemizden oldukça farklı bir yere geldiyseniz... Bazı insanlar bu farklılığı sevebilirken bazıları nefret edebiliyor. Neyse ki ben seven taraftayım. Fakat ne yazık ki burada tanıştığım Türkler genel olarak nefret eden tarafta. Özellikle yemek konusu biraz sıkıntı yaratıyor sanırım çünkü burada domuz içermeyen yemek bulmak samanlıkta iğne aramak gibi. Ben pek takmam bu durumu deseniz bile damak tadınıza uygun yemek bulamayabilirsiniz vs. Kore yemeklerini çoook seven ben bile yemeklerden dolayı sıkıntı yaşamadım desem yalan olur. (Yemeklerle ilgili yazıyı daha sonraya sakladık.) Özellikle ilk hafta yemeklerden dolayı yaşadığımız sıkıntı aman tanrıım hatırlamak bile istemediğim, midemin bağımsızlığını ilan etmek istediği o günler... Biz 27 Şubat'ta mutlu mesut gelip yurda yerleşmiştik ki ne öğrenelim. Yemek servisi okulun açıldığı gün olan 2 Mart'ta başlayacakmış. 5 gün boyunca her öğün dışardan yemek yesek para dayanmaz. Bi de ilk geldiğinde insan biraz cimri oluyor. Daha doğrusu her şeyi istemsizce liraya çevirince insanın böğrüne bi öküz oturuyor. Türkiye'den 1-2 tl'ye aldığım sabunun burda 10 tl'ye tekabül ettiğini görünce yüzümün aldığı şekli tahmin edersiniz. Kahrolsun Türk Lirasının değersizliği :( Her neyse, biz tabii ilk gün durumun ciddiyetini kavrayamadık. 'Ne olacak ya hehe ramen yeriz işte marketten alıp, yanına da bi kimçi ohh' havalarındayız. Ama hiç öyle olmuyormuş arkadaşlar. Bu ramen diye yaptıkları şey mideyi cehenneme dönüştüren cinsten. Bizim Türkiye'de acı diye yediklerimiz halt etmiş. Hele bi de bunu bomboş mideyle, deli gibi bi aç bir şekilde yediğinizi düşünün. Vay o midenin haline. Hadi bunu da geçtim bi Türk asla bi kutu ramenle doyamaz. ASLA. Bunun yanında üçgen kimbaplar da denedik ama yok arkadaş o da acı. İlk günlerin acemiliğiyle neyin acı neyin değil olduğunu anlamamız biraz zaman alsa da artık 3 ayın sonunda marketler bizden sorulur. 😎 İlk gün kurduğumuz fakir soframızı da paylaşayım sizlerle hehe.
Ailenizden, ülkenizden, sevdiğiniz insanlardan ve özellikle lezzetli Türk yemeklerinden uzak da kalsanız eğer elinizde exchange yapabilecek imkanınız varsa kesinlikle yapmanızı öneriyorum. İlla Kore'ye olmak zorunda değil tabi ki. Yeni insanlar tanıyıp yeni yerler keşfetmek, dünyanın değişik tatlarına varmak nereye giderseniz gidin mümkün diyerekten yazımı noktalıyorum. Başka bir yazıda görüşmek üzere!
G.
This comment has been removed by the author.
ReplyDeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDeleteExchange programı için başvururken senden topik sınavı ya da toefl sınavı belgesi istediler mi?
ReplyDelete